23 Şubat 2015 Pazartesi

Kaktuslerimi sulamam gerekiyor, izninizle

Ne kaktusum var, ne de sulamam gereken cicegim. Ama neden ve nasil oldugunu bilmedigim sekilde kendimi insanlardan soyutlama ihtiyacindan 20'li yaslarimin ikinci yarisinda da kurtulamadim.
Her sene olum yildonumleri, dogum gunleri, oskar toreni, game of thrones'un yeni sezonu, x hadisesi, y seramonisi derken aradan cok uzun zaman (bir suru gun) gectigini fark ediyorum. Zihnim yasadigim hayati ben yasamiyorum da, sanki yavas cekimde izliyorum gibi oyunlar oynuyor bana. Zaman cok cabuk geciyor. Yuh bir sene gecti mi derken buluyorsun kendini. Hangi senenin oskarli filmiydi hatirlamiyorum ama ben -hala- The Artist'i izliyecegim- bir ara- uzerinize afiyet. Ertelemenin adeta soluk alip vermek gibi oldugu bir kucuk dunyam var benim. Zaten izledigim filmleri ses olsun diye acip, bazen iki uc kez ust uste donduruyorum. Neyi bekliyorum, neyi erteliyorum hic belli degil. Bir yanim surprizlere karsilasmak istemiyor, diger yanim kendi yetersizliklerinin endisesini duymamak icin surekli dikkat dagitiyor. Icimde hem kacip gordugu ilk komune katilip organik tarima baslayacak kadinla, ebay'de viveanne westwood ayyakkabi arayan iki kadin birbirini iteliyor.
Sulamam gereken menekselerim var benim aslinda evimde. Ben evimde degilim ne yazik ki. Gocebeligimin bitmeyen ugraklarindan birinde yine catalsiz kasiksiz gunler geciriyorum. French press'im kirildi. Hayatimin suda cozulen hazir kahve icmek icin artik cok kisaldigini hesap ederken tepetaklak oldum mu yine uzerinize afiyet.
Fikirlerimin, hayallerimin, ucusan zihnimin kiymetini bildigim gunler geldiginde umarim cok gec olmaz .Hayatta tum filmleri izlemenin, tum kitaplari okumanin, tum hayalleri gerceklestirmenin mumkun olmadigini kendinime 5 yasinda bir cocuga aciklar gibi aciklamam ve onu (kendimi) rahatlatmam gerekiyor. Fakat icerdeki 5 yasindaki diva inatla ayagini yere vuruyor ama gel gor ki yine en sevdigi cizgi filmi aciyor-kimbilir kac milyonuncu kez izlemek/dinlemek icin.