8 Mayıs 2011 Pazar

Kliselerden klise begen 25'e 10 kala..


Baslarken.. kendime de yeni sountrack olarak bunu apardim ki okurken de bi yandan tatli tatli dinlensin..



Evet, efendim, kliselerden klise begenelim.. 25 yasimi doldurmama bu garip 'universe'de 8 Mayis itibariyle 10 gun kalmisken ceyrek asrin agirligini omuzlarimda tasisam mi tasimasam mi, getirdigi  herhangi bir bilgelik olur mu olmaz mi diye dusunurken kliseleri falan umursayamiyorum. Orkid reklamlariyla buyumus bir neslin cocugu olarak, oo gordun mu bak 25 oldun diyen luzumsuz sempatik Karaibrahimgilcilikler falan icimin huzursuzlugunu daha da buyutuyor. 30 yasina da gelse, 15 yas cimcimeligi yapabilecek kadinlardan degilim cok sukur. En fazla size kek yaparim, vs vs. Domestikligimin kusuruna da bakmayin.
Anketlerdeki, pazar arastirma cetvellerindeki, formlardaki herhangi bir data girdisine yollanmak uzere karsima gelen 18-24 yas araligi kutucugu en cok sana hoscakal demek koyacak sanirim. Hoscakal, hoscakal 18-24 yas kutucugu sana yeterince 'tik' atmadigim gunlerim icin affet beni. Kiymetini bilemedigim  icin de.. Senin yuzunden gozume sokulan sacma mesrubat festivali spamlarinin, kampus icerikli reklamlarin, neseli renkli kiyafet, yalandan fotografcilik, cok cilgin atmacilik konulu email vs.lerin kiymetini bilememisim. Belki bu araligin son yillarinda, kutucugu paylastigim pek cok insan gibi ortalama bir yillik gelirle kedili ve bebekli video/ email paylasabilecegim islere girmeyerek ya da issiz kalip annemin evinde bunalim yapmayarak da senin hakkini verememisken ne haddime ben simdi 25-29 kutucuguna tik atarim. Atamam 18-24 kutucugu, ben henuz seni birakmaya hazir degilim sanirim. biraz daha kal ve bana yardim et lutfen. 10 gunumuz var.
Ben hala ogrencigim sayin 25-29 yas araligi kutusu.. Sana layik degilim. Ofisli burolu islerde calismiyorum ben henuz. Hani evet bi ofisim var ama vallahi 5 kisi paylasiyoruz, icinde de anca biseyler okunuyor falan kimse ne is yapiyoruz diye gelip bakmiyor. Keske baksalar belki o zaman adam gibi bilim de uretilir ama bana sanki yetiskinmisimcesine kendi isimi kendi disiplinimle yapacagima dair anlamsiz bi inanc duyuluyor ki yaniliyorlar kutucuk. Gelip sorsan sahiden ne is yapiyorsun diye, vallahi ben de bilemiyorum. Ben hala annem odaya girdiginde okudugum romani ders kitabinin altina saklayan insanim. vallahi daha o kadar bilinclenecek kadar buyumedim. Hala herseyi eglencesine yapiyorum.
En acisi da ne biliyor musun kutucuk? Ben hep sandim ki, buyuyunce ne bileyim 25 falan olunca mesela ciddi ciddi seyler daha cok ilgimi cekecek. Yapmakla mukellef oldugum seyleri hep sevecegim. Mukellefiyetlerimi sevmedigimden degil bak sakin yanlis anlasilmasin. Sanirim seviyorum onlari da. Ama eger yapmak zorunda olduklarim baska seyler olsaydi, su an ki mukellefiyetlerimin arkasina saklaniyor oldurdum. Yani ben dunyanin en sevdigim, en eglendigim seyini is olarak yapmak zorunda kalsaydim, su an yapmaya erindigim seylerin hepsini zevkle yapiyor ve o eglenceli seylerden kaciniyor olacaktim. Boyle de manasiz, boyle de islevsiz hallere gark olmaya musait bi bunye buyuttum son 25 yil icinde. Ne manasiz bir caba.. Bak mesela su an bunu yazmaktan bile darlandim, ders falan yapmaya basliyorum. Dusun iste.. Hic bir 25-29 yas araligi kutusu insanina yakisacak seyler mi bunlar.. Degil! Yani bence, ben.. Ben boyle hayal etmemistim.
Cok kucukken ben, ne zaman cok daralsam, korksam, uzulsem, koseye sikismis hissetsem, yetersiz hissetsem, kolum kanadim kirik hissetsem, hemen uykuya kacmak isterdim. Dusunurdum ki cunku, su an olanlar, beni korkutan uzen seyler, aslinda bir ruya. Ben aslinda kocaman bir kadinim, bembeyaz bir yatakta huzurlu huzurlu uyuyorum. Butun bu olanlarda o kadinin benim yani ruyam. Ben o an uykuya dalinca , o 'ince, uzun' (cocuk iste lan, ellemeyin hayal kuruyormus..) kadin uyanacak, upuzun da saclari var. Hemen yesil bir hirka gecirecek sirtina, bir de kot cekecek. Yine ferah, isikli, beyazli evinde kosturmaya baslayacak. Bi yandan gazete okuyup, bi yandan ortaligi toplayacak. Cok aydinlik, huzurlu bir h.sonuna uyanmis cunku. Annesiyle babasi kahvaltiya gelecekler ona. Guzel bir sofra kurarken, sarkilar mirildanacak annesinin sevdiklerinden. Neseli neseli gelecek, saclari kirlasmis babasiyla, en komik, en huzurlu hallerindeyken annesi.. Oturup sohbet edecekler. O buyumus kadinin hic derdi tasasi olmayacak. Hayati olesiye tikirinda olacak. Bunlari dusunurken uyuyakalirdim. Uyandigimda hic o buyuk halime uyanamadim. Ama son zamanlarda farkettim ki o buyuk halime uyanmaya baslayali aslinda cok uzun zaman olmus. Oysa ben hala o buyumus hale uyanmanin hayallerini kuruyorum, yetistirmeye calistigim her odevimside.
Ozetle ben hala huzurlu uykulardan uyanamiyorum sevgili kutucuk. Herseyimi son dakikada yapiyorum. Hayalini kurdugum herseyi beceren, herseyi isikli sekilli kadin olmadim. Benim hala evden cikar cikmaz coraplarim kaciyor, ustum basim kasla goz arasinda camur toz toprak oluyor, En sIk halimle, topuklular ustunde kosarken bile, o topuk cat diye tasa sikisip beni ayakkabisiz birakiyor, cukulata hep yuzumun bi kenarina bulasip kaliyor, dis macunu lekesi illa ki oluyor, ojelerim hemencecik bozuluyor, hep biseyler devriliyor dusuyor, elimde kayiyor, aldigim seylerin fiyatlarini hala hemencecik unutuyorum, hic birseyin saatini billahi hatirlayamiyorum, her yere hala hep gec kaliyorum, en olmayacak yerde bi gidim duygu gosteremiyor, yine daha olmayacak yerde dokunsalar aglayacak gibi oluyorum, televizyonu yakindan izleyip, corapsiz geziyorum, duz yolda yururken paldir kuldur dusuyor, hala kafami surekli bi yerlere carpiyorum, hala neseyle uyaniyorum gerci, ve hala hic de uyumak istemiyorum keyfim yerindeyse, hala okumak istedigim seylerin hepsini gec, birazini bile okuyamadim daha, hala dinlemek istedigim seylerin kiymetini anlayarak dinlemeyi beceremedim, basladigim hic bi isi bitiremedim, hic bir isi tam tekmil yapamadim,  tarifine uygun hic birseyi yapmayi beceremiyorum, yaptigim yemek de , ordugum atki da deli kizin cevizinden firlamis bi halde oluyor ve ben hala her agaclikli yere girdigimde 'alice' oluyorum, hala hep kafam karisiyor ve islem hatasi da yapiyorum, hicbirseyi organize edemiyorum cunku hala surekli fikrimi degistirmekten hic bir seye karar veremiyorum, hic birseyin en iyisinin ya da en kotusunun ne oldugunu vallahi de kestiremiyorum, mukemmel hala benim icin sozlukte bir kelime hic bisey nasil mukemmel olur bilmeden yasiyorum, 'benimse yeterli' bencilligi ve egosentrikliginde 3-4yas cocuguna pabuc da birakmiyorum, uzun bi sure kafam sevilmez ve sefkat gosterilmezsem daha da cocuklasiyorum ya hircinlasiyorum ya da simariklasiyorum..Ben daha vallahi sana hazir degilim 25-29 yas kutusu, birak beni gideyim.. O hayalini kurdugum kadin olunca gelirim vallahi bak. Hadi bana bi Hulusi Kentmen guzelligi yap, he be? olmaz mi?! Ben daha hazir degilim kampus reklamlarindan mortgage reklamlarina gecmeye, henuz bireysel ihtiyac kredisi alacak yaslara da gelmedim, daha cok bireyselim de zaten, emekliligimin hayalini kurdugum dogrudur ama benim cocukluktan beri icimde olan orta yasli teyzenin varligindan mutevellit bi durum seni baglamaz. Ben hala duvardaki yamuk surulmus boyanin, asinmis cilanin, sacma sapan bulutlarin sekillerinden karakter, o karakterlerden de hikaye cikariyorum.  Gerci hayalini kurdugum gibi, o hayallerden bi roman cikaramadim daha. Yazilmis oyle cok bi oykum falan da yok. 18-24den korkunc verim almis olsam da ben yeterince uretemedim vallahi o yuzden hazir degilim. Ev- araba sahibi olmak degildi belki derdim ama yeterince carpisan arabaya bile binemedim. Ha dersen ki hic mi bi hayalini gerceklestirmedin, hic mi hayal kirikligi, kalp kirikligi yasamadin?! Verdigin sozlerden kimisini tutup, kimisini tutamamazlik etmedin mi? Evet dogrudur.. Gerceklestirdim hayallerimin bi kismini, bazen kimi tatli sari ogleden sonralarinda icime dolan havada, yanimdaki insanlarin ses tonlarinda, agzima dolan lezzetli saraplarda, bastigim topragin yumusaginda, keyfimin kahyasiyla 5-2 attigi anlarda, kaygisiz, kavgasiz, gurultusuz, severek, cigerime dola dola icime cekerek yasadigima sukrettigim ve sekilli hayallerimin nasil da kiymetsiz oldugunun bilincine vardigim, dans etmeden dans edermis gibi yasadigimi gordugum anlarda vay be diyorum.. Cok kral bi hayatim var aslinda, amma da buyudum.. Tam da istedigim gibi 1 hayatim var.. Cok sevdigim, saydigim, ogrenebildigim insanlar biriktirdim yillar icinde, her birini gorunce yuzumun guldugu, hasbel kader basarili klasmanindan ekmek yiyorum, maasli ogrencilik yapiyorum, aklim eriyor, kafam cok karissada yine de az bucuk biseylere basiyor, anlamlar ve anlamsizliklarla kendi kendime dalga gecmek bile gunumu senlendirebiliyor.. Ergenken hayal edebilecegim cinsten bohemliklerim de olmuyor degil ama ses etmeyin, gonul aslinda daha fazlasini istiyor. Keyfimin kahyasini ozetle asmadim, besledim. Hatta iyice semirttim, simdi onun dediginden daha da bisey yapilamiyor. Olsun kahya da benim nasil olsa.
Dur dur, 18-24 kutucugu.. Simdi bi daha dusununce.. Ben uctum, kactim, kayboldum, sevdim, sevildim, kirildim, dinledim, ogrendim, hic bisey ogrenemedim, sefil sefil yasadim, hanim hanim yasadim, hep yasadiklarimdan zevk aldim, kotu hic bisey iz birakamadi, hata yapmadim, hata olabilecek seyleri de hic hata gibi gormedim, ders de almadim, tas, ates ne gorduysem elimi yine icine soktum, ha tedbiri hic elden de birakmadim, konustum konustum konustum.. Cok guldum, cok ictim, cok yedim, cok tembellik ettim, e iyi de ettim. Hep denedim, denemedim hic biseye sirt da cevirmedim.
Belki su an iki kisi ust uste dus alinca mutfaginda yagmur yagan, onunden gecen trenlerin her seferinde havalandirdigi polenler yuzunden polenden kar yagan bir evde, oturmus kaytarmak icin sana sesleniyorum ama.. 10 gun icinde ben senden ayrilmaya karar verdim.

Daha kocaman hayallerle 25-29 kutucuguna gocmek belki de beni hanim sultanliga biraz olsun yaklastirir.

 Son son.. referans niyetine de bu gorseller hep burdan;
http://thisisnthappiness.com/
begendigimi almis koymusum kenara ama kaynak belli olsun.. 

17 Mart 2011 Perşembe

st. patrick dediler..

Patrickcigimin hatrina, cok eskiden beri durup duran, bir HIMYM anisidir. MacLaren's Irish Pub pecetesinde bir cilgin beyin firtinasi.
Bilgisayari temizliyorum, bir kez daha back-up'lardayim, Guinness'ler.. Patrick.. MacLaren.. Irish.. Yesil falan derken!

7 Mart 2011 Pazartesi

Macera vs. Seruven

Apansizin farkettim ki; 'seruven' kelimesini pek de yaygin olarak kullanmamaktayiz.. macera utanmaz bir genelgecerlilikle seruven'in ekmegini de yemeye calisiyor.. seruven'e yapilan bu haksizliga goz yummayalim, cocukken sevdigimiz pek cok kitabin adi macerali degil seruvenliydi.. hem seruven daha kocaman, daha gosterisli durumlari anlatir.. seruven olan seyi de macera diye kakalamayalim.. maceraysa macera.. seruvense seruven! macera olan seyi de seruven diye yutturmaya calismayin ama! ulan yoksa hayatlarimiz kisa oz heyecanlarla kaplandi da hic birsey seruven olacak kadar serpilemiyor mu?! o yuzden mi yoksa?!

6 Mart 2011 Pazar

Bahar ne zaman gelir?

Mart ayinda hala kisin tedirginligiyle kazmanin kuregin varligini tehdit edip, bir cicek acmayla bahar gelmez zihniyetindeki yerli kotumserligimize karsilik, hava 7 bilemedin 8 derece bile olsa, azicik bir gunes acanda, cicek micek gozetmeden acilip sacilmakta beyis gormeyen 'mart geldi, bahar geldi, mevsim degisti ilkbahar oldu, gulumse' mottolu dingiliz dengesizligini destekledigimi belirtmek isterim.
Mevsimin degismesinin verdigi sevke ve mutluluga hayranim. Sicakliklar degismesin de dursun, mevsim degisti arkadas. Dingiliz dememe de bakmayin, sevdigimden soyluyorum.
Ozetle, gerekirse kazma kurek yakilir ama, baharda yakilir. Malum, bu memlekette degil kazma kurek komple tum arac gerec Temmuz'da bile yakilir.
O yuzden bahar geldi, hos geldi!






Kuslar otuyor, minik minik tomurcuklar.. Hayat bi tuhaf.. Gemiler falan!

4 Mart 2011 Cuma

Ofis faresi..

Ben kendimi bu 16m2'lik 'ofis' diye tabir edilebilecek yere kapatacak ruh hali ve kafalara nasil geldim?!
Sorarim size nasil ha nasil? Yemin ederim bilmiyorum. 
Tamam simdi sakin olacagim, ve yavasca olup biteni anlatacagim. Tamam hepsini anlatamam sanirim, cunku hikaye geriye dogru gittikce kendimi tekrar etmis olacagim vs. vs. Kendimize referans verebiliyor muyuz hocam? Plagiarism'e girer mi?
Olan sudur ki, ben bugun kendimi bolumdeki 5 kisiyle birlikte paylastigim minik ofise kapattim. Evet gece oldu su an saat 2.33'u gosteriyor. yani normal olan herkes bu saatte evinde uyuyor, belki televizyon izliyor, kimi bozdolabi onunde farelik pesinde, cilgin atanlar sevisiyordur bile belki.. Oyle saatlerdeyiz. Peki ben gunlerdir ugramadigim bu cevizici incir cekirdegi ofiste gecenin bu manyak saatinde ne yapiyorum? Utanmadan, calisiyorum elbette diyemecegim. Hani su doktoraya basladigimdan beri Charlie'yi vermekle, kendim dahil herkesi yaziyorum yeah demekle kandirdigim o seyi yazmaya calisyorum. Ne durumdasin diyeceklere hala pek bi cevabim yok, gormuyor musun blog yaziyorum it! Sorulucak soru mu simdi bu?!
Neyse burda da yazmayarak kitlendim, ben biraz da gidip wordde sacmalayacagim. Izninizle..
Yanarim yanarimda su triplerle millet de sanacak ki 'ayy yazik kiza bak gecelri bile kapanmis calisiyor.. vah vah! Yok ulan ole bisey. 40'niz biraraya gelseniz benim yapacagim tembellige, miskinlik kafasina gelemezsiniz. Onun etkilerini en azindan paspas altina supurebilmek icin bi hamle ettim ama o da bi cacik olamayacak diye korkuyorum.

28 Şubat 2011 Pazartesi

Oscar notlari; Gerceklerden kacis.. Tv karsisindaki kocakari!

1)Ama ben hep dedim, inception muhendislik harikasi bir film dedim. Nolan aday bile degil, en iyi film olmasi gereken filminin yonetmeni olarak..Aci bir sey cunku, Nolan muazzam bi adam fakat yine de bu film cok kocaman, fazla gosterisli.  Al bak, en iyi ses duzenlemesi vs. (edit/mix), sinematografi vs.. daha bakalim neler olacak..Sistem super de iste bebis, eksik biseyler var. Haah, gorsel efekt de geldi.. Muhendisleeeer...

2) How to Train your dragon'a yapilan haksizligin kani yerde rica ederim kalmasin.
 O filmi hepimiz cok sevelim, kalpten, oscarsizligini hissetirmeyelim, lutfen. Cok istersek olur bence.

3) Biutiful'a karsilik oscarlanan Danimarkalilar kimmis bulacagiz, izliyecegiz cigerim. yapacak bir sey yok! Akademiden kacilmaz. Ben bu akademiyi bence yanlis anliyorum. Kesin! Hani benim Developmental Science, hani benim child psychology, hani hani benim developmental psychology journallarim. Onlar degil mi benim akademia'm, ben niye bu saskin sabalak isiltili parlak Holloywood akademisine gonul kaydirdim?!

4) Trent Reznor'un heyecanli heyecanli. tertemiz bir kilikta oscarlanmasi.. Nine Inch Nail'ten nerelere nerelere..Ama Social Network'un en etkileyici denilebilecek.. Aman neyse.

5) Alice in Wonderland en iyi kostumu alirken, Anna Hatheway'e tek bir sozum var.. keske White Queen olarak kalaydin ya sen.. Helen-Carter Bonhem'cigim senin de en iyi yardimci olamayisina uzuldum canim ama.. Ingilizlik de bi yere kadar elbet. Bu seferlik Colin'le Christian'a gitsin.. Sen hep oynarsin he canim? Neyse olay kostumken.. Ben Akademi olsam hic dusunmez I am Love'a veririrdim o oscari... Italyan tepeleri.. bebek mavisi.. agaclar.. Yaz sicagi.. Olum sogugu.. Vicdan havuzu.. Teey.. Akademi duysaydin keske sesimi!

6) Christian demisken, Fighter'i izlemek lazim. Onu gec, Christian Bale'in ne guzel sakali var lan! Caanim!

7) James Franco, bu mayisik ucmus halleriyle uzun zamandir hic hatirlatmadigi kadar 'Freaks and Geeks' deki hallerini hatirlatti bana. O adamin da dislerinde bi terslik var, bir tek bana mi oyle geliyor, ayol?!

8) Banksy.. Canim! Yazik oldu sana da.. Acaba orda miydin?! Gelip alacak miydin heykeli verselerdi. Exit Through the Gift Shop'ta gonlumuzde oscarlansin, cok sevilsin, simartilsin arkadaslar arasinda vs. en azindan lan! Akademinin begenisiyle kus konmuyor nihayetinde. Inside Job'u da bulacagiz, izliyecegiz.. Ki yonetmenin, heyecanli ve vur-kacvari kriz saptamasi.. Ah be canim, ah be gulum. Bu cocuklarin Turk esnafi sefkati ve de-sentizizasyonuna ihtiyaci var. Benim de.. Belki benim tam tersine, ama ama.. 'iki cay bir de tavla kap gel' desem.

9) Social Network, en cok elestirdigim seyiyle.. editing'i ile oscar aldi. Ben bok yiyeyim. Dur simdi dur dur.. Tangled'in sarkisini soyleyecekler..Toy Story3'un Tangled'a da bir celme taktigi an.. Tamam izliycem lan!

10) Tamam King's Speech'i sevdik, tamam da.. Aronofsky gibi bir yonetmene de yazik oldu cocuklar..

11) Jeff Bridges oskari Michelle Williams'a versen nasil olur ki acaba..
lutfen.. Ama noldu?! Harvard Psikoloji'den diploman var kadin.. Git allasen, Oscar'in da olmasa nolurdu ki?! Beben de olacak simdi.. Yapma yapma.. Saclari bari kazima bari lutfen ya da lutfen bi daha baska herhangi bi filmde sigara yaktigini gormeyeyim..lutfen ya..Hamilelik de yakimis zaten. Lan bi git lan!

12)Colin Firth.. Sen bir kadinin bir erkekten bekleyebilecegi en ideal karisimsin sanirim. Ne mutlu seni doguran anaya, ne mutlu seni alan gaciya.. Ne diyelim! Javier'de alsa uzulmezdik ama onun zaten hem oscar'i var hem de Penelope'si kendine pek guzel bakan.

13) Javier Penelope derken.. Ne dallaslar var arkadas o duduk kadar salonda. Tom artik Katie ile.. Nicole oskara aday, Penelope'nin kocasi aday.. Hey gidi masallah!

14) King Speech'in en iyi film secilmesiyle.. film olusu vs.den ote.. konusma terapisi ve yontemleri uzerine kafa yormaya.. kendi isime dair bir kac synapses kurmaya gidiyorum ben!

Somewhere over the rainbow..

21 Şubat 2011 Pazartesi

Ama ama ama.. Inci!


Az once kardes bir blogda deginildigini gorup hemencecik baktim, aradim taradim, icim aciyarak da ogrendim ki.. Ya Beyoglu Inci sahiden de yok olursa.. Yok olmasin. Gozlerim doldu haberi okuyunca. Tamam zaten profiterolunun hastasiyim, o minik dukkanin, melamin tabaklarin ucuz zerafetinin, yapiskan kremayi ve sosu parmakla siyrimanin.. oturacak tabure beklerken tatliyi bitireyazmanin.. Canim guzel mermer masalarin- soguk soguk.. Cikar cikmaz minik dukkandan bir sigara yakivermenin.. O minik dukkanin aksam cokerkenki isikli halinin bile o koca koca binalar arasinda tatli bir sarilikla farkedilmesinin.. Ogleden sonra gunesi caddenin Inci'li yanina vururken de yine bu sefer dukkanin icinin sari isikli olusunun.. Oraya yaninda birini goturup, tasasizca karsilikla cukulataya bulanma halinin samimiyetinin.. Beyoglu yoluna dusunce bir anda akla gelisinin ve Inci'ye de gitsem diye kendi kendine haylaz cocuk muzipliginde dudak yalamaya baslamanin..
Inci kalsin! Noooluur! Aglarim lan! Minik agaclari sokup aldiniz guzelim caddeden.. Hele bi rahat birakin su canim binalari bari! Emek'e de dokunmayin.. Yeni Ruya'da da gozunuz vardi kimbilir naaptiniz onlara.. Belki de ben ses veremeden siz inciyi sokup attiniz bile.. Of ulan!


http://www.stargazete.com/pazar/beyoglu-inci-sini-kaybediyor-haber-297085.htm

Hani hani hani olur ya bazen..

Sizin de bazen dunyanin en salak insani gibi hissettiginiz oluyor mu? Sapsal buhranlara ay bir daha asla suruklenem derken bir kez, bir kez ve bir kez daha sil bastan suruklendiginiz..
Ben, bence, dunyanin en sapsal sabalak insaniyim bi suredir. Hem de farkli sebeplerden dolayi ayri ayri renk renk desen desen salaklik hislenmelerim.
Salaklik luksunun bir de elinize verilmeyisi var ki.. Illa da ben salak olucam diye soke soke hak almaya calisirken sahiden de baya baya ultra salaklik geliyor ki.. Aman evlerden irak.. Luks degil, ultra luks triplex havuzlu oluyor insan.
Salak insandan ole cok bisey beklenmez dagilin bakiyim. Yazamiyorum bile. Ulan buraya makul bir blog yazamayan insan nasil yazsin sana essay Sn. Supervizor?!
Ben insanlarin konusarak felsefe yaptiklari Antik donemlere geri donebilir miyim, sahsen?! Yek kendim olarak, Plato'nun okulunda ilk pesinden tifil tifil kosturken sonra ben anlatsam o dinlese.. Hatta birakalim digerleri de dinlesin.. Hatta benim konustuklarimi da, onlara zahmet kayda onlar geciriversinler. Hatta belki bu sayede feminizmden, kadin haklarindan falan da bahaneyle daha erkenden konusulmus olur biraz. Hani sanki o donemde kadin  yoktu da mi sesleri duyurulamadi, hayir canim ne yazik ki sofralarindaki yeri kolelerinden sonra gelen kadinlar kadinlariydi onlar da ama.. Iste onlara da bir imkan verilse, elverisli kosullar saglansa o kadinlardan da bir Sokratesiye, Platoniye, Heraklesiye cikmaz miydi; cikardi. Benim o kadinlardan ne farkim olurdu ki; elbet zamanda seyahat edip de varabileydim o yerlere, o illere.. Antik Yunan'da Oxford vardi da mi o kadinlar.. Amaaan.. Iki satir surda bir basitlestirilmis bir akademiyanin hayalini bile kurdurtmadiniz be!
Bir imkan verilse.. Tamam su an akademiyanin gobeginde olabilirim, belki su an yaptigim sey o donemde istedigim seyin muadili olabilir ama.. Ben konussam birisi yazsa oyle olmuyor mu ya?! Hem bu devirde okunucak cok sey var.. Referans, citation, EndNote, plagiarism, APA, okudukca bitmeyen kaynaklar, journallarin yildizlari.. Yildizlari tuyleri.. tuylerin.. eaaahhh babasinin sarap canagini.. diye devam etmek istiyor iste deli gonul.. Canakti sarapti derken bak.. Ah! soyle deniz kenari.. Zeytin agaclari alti, bir testi eksi sarap, yaninda bi tas ceviz, bir tas zeytin.. keciler ziplar gecer.. Ufku kirleten hic bisey yok.. Deniz, alabildigine.. Efil efil elbiseler.. Hafif tozlu, tatli bir ruzgar.. Biraz serin, biraz ilik.. Ve kimseler bilemez yatay iki nokta(..) kullanimimin sacmaligini, hatta ben bile. Ki o halde, dert de etmem. Bi agora bilirim iste.. oh! Tanrilara keci meci kurban edenleri azarlar azicik evin analik yaparim.. Gelecegi goren Casandra'ya musallat olurum, zorla kahve fali baktiririm ama onun bunun yaninda amaan cok temzi kalpli ama salliyor canim. Inanmayin boel seylere. Hep nedir canim ole daglara tepeler tirmanmak 3 Kahine akil dansimaklar, 6 Bilge Adamdan fikir sormaklar.. Ilerde google diye bisey cikicak, bu dertler biticek anacim diye, Casandra'nin ekmegiyle oynasam. Colugun cocugun yasma kosullarinin iyilestirilmesi, kadinlarin sesinin duyurlmasi derken.. Oldum mu sana Antik cagda bir disi feylezof figuru! Ordan Socrates'e de kesin saldiririm ben, neyi dogurtuyosun duduk?! Sen kac tane dogurdun diye.. Sonra ilerde Schopenhauer ayri, Wittengenstein ayri dusunsun benim gercekcilik ve benlik kavramimi.  Ben nasil ter atiyorsam onlari anlamak icin.. Kadinin toplumsal poziyonuna dair de Schopenhauer'cigim belki iki kere dusunur diyecegim ama cok zor.
Neyse ben gidip biraz daha kitaptaki bebek resimlerine bakip, duygunun gelisimini okuycam izninizle..
Daha az salak hissetmiyorum kendimi, ole afilli seyler okuyunca falan da.. Yaptigim bambaska salakliklar mevcut ve hep olacak.Biliyorum.

2 Şubat 2011 Çarşamba

The Mary Onettes- Henry

I just want to go there to see you falling off that cliff. You weren't made to last here and I don't want to know why you wear that smile. So please don't say it will be alright. You don't realise you're an old man in my eyes. Don't say it wil be alright. And if you don't mind I'm forgetting you this time. You can't say you like this cause. I know what you're been doing while you where playing with my heart. And now you're out to get me, but you won't see me out there now when I'm gone. So please don't say it will be alright. You don't realise you're an old man im my eyes. Don't say it wil be alright. And if you don't mind I'm forgetting you this time. Regret and forget...

http://www.youtube.com/watch?v=7Bio3oiUPXM

1 Şubat 2011 Salı

Etiketlemiyorum mamafih ben Casus muyum?!

ben dun gece tool acedemy'i izledim.. cok enteresan. Dunyadaki en dallama adamlarla, daha dallama bi kac kadin mevcut. Tam birer odun olan sevgililerini adam etmek icin Tool Academy'e getin kadinlarin oykusu. Hakikaten adamlar birer islenmemis kalas ama.. Bir tane oglancaiz var, nasil guzel nasil sevimli.. azicik sessiz sakin, hani hep kiligina kiyafetine onem verip, saclariyla ugrasan bir cocuk vardir, lise de falan.. iste ayni o renkli gozlu utangac ama yakisikli cocuk. Ozunde/ iliski de kokrunctur vs. bilemme ama bir kiz arkadasi var ki aman allahim evlerden uzak. Yerini bilsem gidip de cekip vurmamak icin cok zor tutardim kendimi. Agzini yaya konusan, her cumlesi karsisindaki adami ' Amaaa askiiim yeaaa.. ama seeeaaa ya hic bisey yapmioussuuun ki yeaaa ama sen zaten hayvansiiin rizaaaaa, beni sevmiaaaosuuuun gerizekali manyak pislik adaaaeeaaam, giiiiiitttttt, gittin iste ben git dieeeyiiincaaa gooott, seeenin sacini basini yolaaariiim ama askiiiim hic bisey yapmiosun benim icin amaaa yaptiginda ne kadar iiigreeeeaaannnccc.. ' diyen tipte surekli sacini kabartan, ve saciyla oynayan, sakizi agzinda aniniye gordugumuz, dislek, ucuz makyasli, surekli bir pornstar kiligi ve tirnaklariyla insan israfi, kadinlik utanci.. Ay kadindan bahsetmek bile epemi arttirdi. Herneyse programin en aci kimi ise, bu manyaklari insalastirma gorevine soyunan ( bu salaklarin sirtindan para kazanma hirsi gozlerini burumus programcilarin aklina uymus olan) sunucu/ terapist hatun.  Orta yasli, muhtemelen yillarca cift terapisti olmak icin bi tarafini yirtmis bu orta yasli kadincagiz bu ciftlerden hangisinin elenmesina karar verme suresince ordekli pijamlariyla, programin degier kasli vs ( aslinda tool'un allahi olan) sunucuyla yatakta oturmus karar veriyor.. Gunah degil mi bunca yilin emegine be bacim?! Biliyoruz bizim bu psikoloji isinde para yok ama.. Aghh! Neyse bu konuda daha fazla konusamayacagim.
Huzurla bu program izlenirken evde olanlar ise daha bir enteresan:
Dun gece karsi evlerden birinde oturan yari sizofrenik (paranoid.. de olabilir bilemiyorum dusuncelerinde hic bir uyum olmadigi seziliyor bilemiyorum iste, bu benim fikrim ama), yari (bayaaaa) uyusturucu bagimlisi Geof(?!) beni ona casuslukluk yapmakla suclarayarak ve beni oldurmekle tehdit etmeye evimin kapisini kiracak gibi calarak gecemize dalis yapti. Deli gibi calinan kapiyi acan Pat' de icerde oturan bizlerde olayi once anlayamadik. Hintli bir anne ve Pakistanli bir babadan olma bu adamcagiz hala ailesiyle bizim sokakta yasamakta ve hep evin kapisinin onunde sigara icmekte. Ben eve geldigim kimi vakitlerde kendisiyle gozgoze gelmis bana dogru yurumeye basladigi her seferinde de coktan eve girmsi oluyordum. Onun bana dogru yurumesinde de hic bir terslik sezmiyordum. Her neyse, dun gece deli gibi calsidigind, Pat'e benim onu gozetledigimi, onun terorist oldugunu dusundugumu, kendisinin paranoyak olmadigini, benim ona camin onunden hareket cektigimi , iki 'black' oglu oldugunu (ki bu bahsettigi cocuklar yegenleriymis bugun ogrendim), benim gibi irkci bir casus onlarin terorist oldugunu dusunurken benim karsi evimde yasayamayacagini bagiriyordu. Bu surecte hala ben de hicbirimizde benden bahsettigini anlamamistik. Pat adama nasil camdan gzoetledigimizi anlamadigini, ona gostermesini istediginde, cama gelip beni gosterip ve parmagiyla isaret ederke ve cama vurarak, 'evet ben teroristim ne istiyorsun benden, irkci pislik, bana bisey yapamazsin diyerek' beni tehdit etti. Daha sonra Pat'e 12 yerinden bicakladindigini,  yani kendini ve ailesini korumak icin gerekirse bni oldurebilecegini de ifade ederek gitti. O sirada ayagimda pofuduk terliklerim ve tombalak sabahligimla sakin sakin orgu ormekte olan ben sokla gozlerim dolmus ve kalakalmistim. Pat'e benim hakkimda sorular sormaya da devam etti gitmeden once, nereli oldugum, neden burda yasadigim, onlarin benim gibi bi irkciyla ( ki bu ytanim nasil ulastik hala cozebilmis degilim, ne gibi bir irkciligimi gordu acaba) nasil yasayabildiklerini, benim casus olup olmadigini onun bilip bilmedigini sorarak  zavalli Pat'i esir aldi. Huzurla orgu ormekte oldugum ve internetsiz kaldigimiz icin televizyon izledigim oturma odamda 'casusluk', 'irkcilik'  ile suclanmis ve ' oldurulmek'le tehdit edilivermistim apansizin. Haliyle ufak bi sok yasandi. Sonra biz Scrub's izlemey devam ettik. Yokluktan tv de ne varsa onu izlme olayimiz nostalji yasatmadi dersem de yalan olur.
Yillarca en buyuk geyigim olan, ben aslinda 'MIT'im yok efendim CIA'yim, aman canim ' Terlik mafyasi'yim mevzusu bi an da manyak bi adamin inanarak benimle paylastigi bi sey haline geldi. Oysa o geyikler hep bi kac arkadasi son derece sinir bozucu hale gelene kadar rahatsiz etmekten daha oteye gecmemeli ve sonunda da kahkahalarla ve simdi seni oldurmek zorundayim diyerek gidiklama/ yastik/ yalanci kungfu savasina donusmeliydi. Neden boyle oldu bilmedim. Evet su ara azicik sokaga cikarken korkacagim sanirim. Cunku ben casus falan degilim, o meczup adamcagizin terorist olmadiginin da farkindayim. Ben sadece bir suru sarisin kizla yasayan, onlarin asiri batili tipelrinin yaninda ister istemez daha koyu renk ve dogulu gorunen bir insancagizim.
Bugun ogrendim ki, bu adamcagiz Asyali/ dogulu kadinlardan nefret ettigini, onlari cok igrenc buldugunu her firsatta ifade edermis. Kendisini surekli bne Ingilizim/ Bulldog'um diye tanimlayip, beyaz kadinlari cekici buldugunu, asyali/ dogulu/ pakistanli/ hintli/ vs kadinlari hic cekici bulmadigini hatta onlardan tiksindigini ifade edermis. Cigunlugun musluman oldugu sokakgimiz bi cesit Asyali musluman komunu gibi, Lancaster Mescitine falan da cok yakiniz. Bu sokakta ve bu sosyal grup icinde buyumus adamin, kimlik/ inanc karmasasini anlamaya calsiyorum. Uyusturucu kullanmi vs, gibi sebeplerle, ve belki biraz da akli denge problemleriyle kendi sosyal grubundan dislanmsi durumda. Kimlik bunalimi yasadigi caglarda anne-babasi ve kiz kardesiyle gecirdigi travmatik iliskileri de az bucuk kestirebiliyorum. Her ne kadar emin olamasam ve onaylamasamda Odipal travmalarinin olabilecegini, annesine duydugu ilgiyi bi bicimde kulturun cekincesiyle bastirmasi gerektiginin bilincine vardiginda Asyali/dogulu kadinalra karsi 'nefret'le karsi koymaya calismasini da anlayabiliyorum/ tahmin ediyorum
Simdi icimdeki psikolog kabariyor ve oturup adami dusunuyorum. Odipal mevzuyu ele alinca, nefret dedigimiz seyin aslinda kontrol edilmeye calisilan bir arzu oldugunu, ve karsisindaki zarar verme istedigi yaratabilecegini falan da dusunuyorum. Sonra diyorum ki sacmalama iste, uysuturucu bagimlisi saskin bi adam, Freud mreud abartma. Ama bir kere tedirgin oldum iste, her ne kadar yigitlige bok surdurmeyip; ameeaan n'olcak ya desem de, bugun evden cikmadan, kapiyi acmadan once camdan sokagi kolacan ederken yakalyinca kendimi.. inceden bir kurban psikolojisi yaladi gecti zihnimden.. ama yok yani, nolceaak ya!
Deli deyip, gecelim! Etiketlemiyorum yalniz, lutfen! Sadece kendimi rahatlatmaya calisyorum anlastik mi?

31 Ocak 2011 Pazartesi

28 Ocak 2011 Cuma

Ee bi de 'disindakiler' kumesi var..

Insanlar bize simdiye kadar yaptiklari, basardiklari, gordukleri, bitirdikleri seyleri anlatmak, bildirmek yerine; yapamadiklarini, ulasamadiklarini, basaramadiklarini, gormediklerini daha detayli anlatmalilar. Cunku insan yapabildigi seyler icin belli bir sureden sonra kafa yormaz hale geliyor. Ya bir bicimde kendini orda bulmus ya da bulundugu noktaya itilmistir. Hatta sahip olduklarina oylesine alisiyor ki; bir zamanlar onu istedigini bile unutabiliyor. Oysa yapilamayanlar, elde edilemeyenler, gidilmeyenler hep zihnini kurcalamay devam ediyor. Eger olsaydi... Gitseydik... Yapabilseydim.. Bu cumleler sonsuz olasiliklarla doldurulup bosaltilabiliyor. Ozetle kisilerin  sahip olduklarini, gorduklerini, gittikleri yerleri, sevdikleri insanlari, yasadiklari anlari didiklemenin anlami gorece daha az olmali. Elde edemediklerini, yurumedikleri yollari, olmaktan vazgectiklerini, beceremedikleri isleri, yarim biraktiklari oykuleri eselersek belki birbirimizin hikayelerine daha bir 3D gozluklerle bakmaya baslayabiliriz diye dusunuyorum.Isteyip de yasayamadigin hayatlar da, su an yasadiginin koparilamaz bir parcasi aslinda. Yasamadigin hayatlar, oturmadigin evler, sev(e)medigin adamlar/ kadinlar, oku(ya)madigin kitaplar, izlemedigin filmler, adini duymadigin muzisyenlerin melodileri, hergun yakinindan gecip de girmedigin sokaklar, tanismadigin insanlar, bilincsiz bir ozlemle andigin ama gitmedigin ulkeler, binmedigin o otobus, kacirdigin o tren.. Gerceklesmeyen herseyin gercegi zenginlestirdiginin farkinda olmaliyiz belki de. Ayrica tum bu olanlarin antitezi olarak olmayanlar, bir bicimde henuz gerceklesmedigi icin tukenmeyen seceneklerin de sembolu olarak varolmaya devam edecekler. Cunku bir yerlerde senin yaptiklarin yerine, senin yapmadiklarini yapan birileri var.. Seni de heyecanlandirmiyor mu bu dusunce? Senin tezlerin, onun antitezleri..
Ayrica 'gerceklesmeyenleri/ yapmadiklarini' yapsaydin, olacagin insanin su an oldugun insandan daha 'iyi/ huzurlu/ akilli/ kulturlu/ cool/ zengin/ evli/ mutlu/cocuklu/ basarili/ iyi lan iste iyi' olacagini nerden bileceksin ki?!
Tukenmeyen seceneklerle dolu bir dunya seni de heyecanlandirsin lutfen!
Kutuphanendeki okudugun kitaplar degil, henuz okumadiklarin aslinda zenginligin. farkina varman gereken bu! (...diyerek kandirdi kendini yeteri kadar okuma yapmaidgini dusunen sefil ogrenci ama ses etmeyin yazik azicik sevinsin garip yazdiklarinin galeyaniyla...)
Bilmediklerin karsisinda kucucuk hissediyorsun ya; bunu kabullen ve hissetme artik kendini kucucuk.. kucucuklugunun farkina varip, tadini cikar hatta ve git bir bilene danis!


Esenlikler efem!

21 Ocak 2011 Cuma

I think I made you up inside my head

Mad Girl's Love Song


"I shut my eyes and all the world drops dead;
I lift my lids and all is born again.
(I think I made you up inside my head.)

The stars go waltzing out in blue and red,
And arbitrary blackness gallops in:
I shut my eyes and all the world drops dead.

I dreamed that you bewitched me into bed
And sung me moon-struck, kissed me quite insane.
(I think I made you up inside my head.)

God topples from the sky, hell's fires fade:
Exit seraphim and Satan's men:
I shut my eyes and all the world drops dead.

I fancied you'd return the way you said,
But I grow old and I forget your name.
(I think I made you up inside my head.)

I should have loved a thunderbird instead;
At least when spring comes they roar back again.
I shut my eyes and all the world drops dead.
(I think I made you up inside my head.)" 

                                                                Sylvia Plath


13 Ocak 2011 Perşembe

Kaypak keloglanlarla, Dengesiz Cankizlar..

      Ben aslinda haftalardir Lale Belkis uzerine dusunuyordum hani bizim Turk filmlerinin sarisin ablasi... Yer yer zaman zaman ve kesinlikle haksizca 'kotu kadin' diye damgalanan, tarz ve sekil sahibi, ince, uzun, sarisin hanimefendi.Onu aklima dusuren ise komiktir ki 'The Sound of Music' filmiydi. Yeni yil gelmeden once kendimi eve kapatip, futursuzca ve ardi ardina film izledigim gunlerde, araya bir de neseli ve Hitler oncesi milliyetci Avusturyalilari kaynatmistim. Onlar kendi havalarinda soylerken ben hala 'Dooo bir kulah dondurma, reee masmavi bir dereee, miiii denizde bir gemiiii, fa gemide bir tayfaaa' diye cigriniyordum sessiz evde. Oncesinde ve sonrasinda izledigim mini kurabiye kivamli romantik komedileri falan da ekleyince zihnimde yine izledigim bir suru cop ve cicek birbiriyle oyun oynamaya basladi.
       Mevzu: Filmlerdeki kotu kadinlar.. Ya da iste, kotu degil belki ama istenmeyen kadinlar.. Bu hanimefendilere de bir mikrofon uzatilmis midir  acaba efendim diye kendi kendime dusundum.
Turk sinemasinda kimdir bizim hanim kizlarimiz; Turkancigim sultanim, Filizcigim barbiecigim, Hulya'mKocyigit'im sonkinaliyapincakim..  Yeri gelmis balikci Azize, yeri gelmis Yumurcak'in annesi, yeri gelmis Sarmasik gullerine seslenen birer bacimiz nihayetinde bu hanimlar da. Kendileriyle kimsenin bir alip veremedigi olamaz. Bu kimselere tabi ki boncuk gozlu Emel Sayin'i ve de Gulsen Bubikoglu'nu da eklemek de fayda var belki ama.. Bilemedim simdi. Gercek hayatta Filizcikle Gulsencik arasinda bir ikinci kadin durumu var ki birazdan girecegimiz ana konuyu isaret eden bir benzerlik soz konusu. Neyse dagilmayalim ve yerli yabaci sinema ve hatta edebiyat belki de es dost cevresi dolayisiyla sik sik karsilastigimiz su 'kotu kadin' veya 'ikinci/ sonraki kadin' etiketlerini konusalim.


Yaziya ilk olarak Sound of Music'le basladik, ornegi de onun uzerinden goturmekte fayda var. Bu filmin aynisinin yerli versiyonu da mevcut ki o da 'Sen Bir Meleksin (1969)' adiyla ve icinde Hulya Kocyigit'le son derece asina.
        Avusturyali, kirda bayirda sarki soyleyen (rahibelikte cok da gonlu olmayan, calikusu misali) rahibe Maria ile bizim yerli yine kirda bayirda sarki soyleyen cok mazbut tasrali kizimiz hemen hemen birbirine denk ve korkunc iyi kalpli, herkesi kendi gibi bilen, her ana babanin hayali birer yetimdirler. Kaderin oyunu ve tatli haylaz ve basina buyruk tavirlari yuzunden zengin bir adamin cocuklarina murebbiye olmak durumunda kalirlar.. ee cocuk bu ya, hinzirliklar sakalar.. Bu genc kizlara bi takim oyunlar oynarlar fakat iyilik timsali bacimiz bunlara gogus gerer cocuklari kankaya baglar, tatli tatli yasar ve sarki soylerler. Buraya kadar hersey super. Ayni olay orgusune rastladigimiz bir de 'Gullusah' filmi var ki.. hani garibim yavrum domates kasalariyla kamyon arkalarinda sonra trenlerle yolculuk edip dadisini bulmaya gidiyor, telef oluyor yollarda..Sonra asciyla usak mutfakta 250gr. kiyma gorunce sok oluyorlar.. Aslan kac paraparapum filmi ayol bildiniz iste.        
     Ozetle bu filmlerin Sezerciklisi, Yumurcaklisi ve niceleri de var..Bunlar cocuk oyunculu olanlar bir de ornegin Kezban'in Roma'da Paris'te fink attiklari mevcut.. Turkan'in mazbut bir sirk yildizi olup gokyuzunde yildiz olup gezdigi..Butun bu filmlerdeki ortak nokta nedir peki?  Genc, guzel, toy, mazbut, kontrolsuzce iyi, kismen egitimsiz, korkutuk asik olacagi gunu ve adami bekleyen ama o gune kadar da hayatinda erkek gormemis, herkese agabey diyen genc hanimkizlar. Cesitli katakulliler sonucu bu hanimkizlar onlari hanim sultan yapacak olan, genellikle genc olmak zorunda olmayan-cocuklu bile olabilir-, yakisikli, zengin, herkeslere aksi bi kac kisiye efendi takilan, zamaninin playboyu diye adlandirabilecegimiz ve hep bir adet kiz arkadas ya da yine donemin ihtiyadi adiyla nisanli veya sozlusu olan adamlardir. O adam hic ama hic bi zaman copsuz uzum olmaz.. Neden? Cunku oyle adam hic bos birakilir mi caniiim.. yuzunden. Hayatin katakullileri bitmez ve 'hani boyle melek gibi kiz sevilmez mi?' yuzunden bizim esas adamlar hep bizim mazbut esas kiza asik olurlar.
      O surecte de hayatlarindaki o 'kotu kiz' in aman efendim yuzuk begenmemesi, yok efendim kapris yapmasi, cok affedersiniz ama cici ve mazbut kizimiza bir kac laf dokundurmasi veya tamam adam etrafli laf sokup hakaret etmesi ve esas oglani nasil da kendine asik edip baglayacaginin planlarini yapmasini izleriz alttan alttan.
Tamam butun hikaye ortada ama.. Kimse de o 'kotu kizin' yerine koymaz mi arkadas kendini?! Sen sehirde buyumussun, egitimini almissin, giyinmekten suslenmekten keyif alirsin, gezer tozarsin.. Ee yasin da gelmis, guzelce bi adam da bulmussun, simdilik iyi hos takiliyorsunuz ama evleneceksiniz yani..Ya ne olacagdi?! Her normal kadin gibi hayatindaki adami nasil daha cok asik edip kendine baglamanin derdindesin ki biliyorsun her an her yerden bi atmaca cikip senin minik fareyi kapabilir..Adamlarin hepsi elden kaymaya yer arar durumda.. Hatta sen gozunu acmis sehirdeki atmacalari gozlerken, tasradan gelen serce bile kapip goturebiliyor senin farecigi.. Haklisin yani bacim sen tasalanmakta. Sen dusunurken, tamam hayatimin bir kismini daha da yoluna soktum sayilir derken.. Egitimdi, eglenceydi tamamdir, e bi de benimle ayni standartlari/ idealleri paylasan/dusunen/ eglenen bi adam buldum, hayat bana guzel.    
           Hooop! Yok oyle diyorlar, bu model geldi koyden, organik bi guzel, '0'km, gozu acilmamis, senin hayatinda kontrol etmeye calistigin noktalardan bir haber ama ogrenmeye hevesli.. Ogrensin tabi ogrensin ne delaveralar donuyor buralarda ama.. Bu kotu kizimiz demez mi ki; 'eh be kardesim, kalktin geldin benim de duzenimin icine ettin!' Der. Desin.. hakkidir. Sen her ne kadar cok sevsen de simdi sonradan olaya dahil olan, super iyi, adeta pollyanna opucuklu bu esas kizi, o esas kiz kalkti geldi, senin benim gibi bir hatunun duzenine bariz bildigin comak soktu. Farkinda bile degilsin.. Hea.. Diyeceksin ki, ama o ilk kiz zaten kotu bir kizdi, adamla parasi icin beraberdi, bunlar gercek aski buldular, o yuzden mazbut kiza mubah, sehirli yosmaya gunah! Hadi lan ordan demezler mi adama. Nerden biliyorsun bi kere, o ilk hatunun yosma oldugunu edepsiz insan. Kisacik film, bilmiyoruz ki o kizcagizin entellektuel gecmisini, ipodundaki playlisti, okudugu kitaplari, sevdigi siirleri.. O fare ruhlu adamin ilk lahzada onu tav etmek icin soyledigi laflari, dokturdugu jestleri.. Hic sordun mu sen o kizin arkadaslarina, nasil bi insandir bu 'Kotu kiz' diye..  Onlara sorsan, sana soyleyecekleri belli, senin pek cok cici arkadasin icin soyleyeceklerine denk.. Ah o  cok tatlidir, yardimseverdir, omzunda aglarsin, e vardir arada gicikliklari ama kimin yok ki.. Hakketmedi benim arkadasim boyle bi kallesligi diyeverirler.. Sen demez misin?! E denir yani.
       Bu arada 'kotu kiz' yari yolda birakildigi ile kalsin, esas kiz ile esas oglan kaderlerinde yazili o buyulu hayatlarina baslar ve film biter.. 'kotu kiz' hic bir sahne yaratmaz, sessiz sedasiz cekiliverir ortaliktan, yani cogunlukla boyle olur.. Ki Gullusah'in Nil Burak gibi bir ahu ve annesi hukumet kadin Neriman Koksal'i tazyikli suyla puskurtmuslugu vardir cevik kuvvet misali.. Zaman seyirci icin gulmek vaktidir de , hic dusundun mu sen evlenmeyi planladigin adamin evinden tazyikli su kuvvetiyle fare gibi kovalanmak nasil bir histir. Ve o adam, sana evlenme teklif eden seninle aylarca dusup kalkan adam, kalkip da bir cift laf etmez.. Gozune bakmistir aylarca ama cici dadi muhalefetiyle sen bi aciklama bile yapilmadan puskurtulursun 6 yasinda bir cocuk tarafindan.. Yapma gozunu seveyim, bir Nil Burak kolay yetismiyor. Sezercik'in Lale Belkis'e yaptigi maymunluklara hic girmiyorum bile. E hadi bunlar cocuk.. Ki ben hep derim bu dunyada melek de seytan da cocuktur diye.
O adamlarin cibiliyetsizligine niye kimse de bir dur demez.. Neden kimse o ikinci hatunu, yani bizim esas kizi uyarmaz? Zaten gozu acilmamis bir yavrucak o. O sehirli kizi dehleyip, bu yeni heves ugruna birakan adam, sanki o kizcagizi bi kac aya sallamayacak mi saniyorsunuz?! Sallayacak! Ama yine kisacik film haliyle, oralara pek giremiyoruz. Gerci mesut olsunlar tabi, eger olabiliyorlarsa. Biri o koyden gelen ve/veya iyilik timsali kizi bi kenara ceksin, bi zahmet hatirlatsin; yuva yikanin yuvasi olmaz diye. Yuvalari da sadece kotu kizlar dagitmaz yani. Olayi dagitan adamlarin cibiliyetsizlikleri ve de dengesizlikleridir.
     Misal burdan gunumuze daha yakin ve cocuksuz bir hikaye ornegi verelim hemen. Bricit Jons'u alacagim ele. Kendisi, kendini sadece gizemli bir ses ve guzel bir surat olarak tanimlayan, hepimizin icine dusebilecegi tipteki Daniel Clever'a kaptirir, tatli da bir romans yasar.Yarasindir Biricitime. Ta ki, adamin banyosunda ciplak ve genc bir Amerikali gorene kadar, ayni Amerikali utanmazca ' Hani zayif oldugunu soylemistin' der, Bricitin yuzune yuzune.. Herkes o noktada' oroossspuuu' diye gecirmez mi icinden, gecirir. Ben de gecirdim ne yalan soyliyeyim. Ama arkadas o bacim az bile soylemiyor mu sizce de?! Bu Daniel serefsizi New York ofisindeyken bu kizimizla fingirdemis hatta evlenme mevzusu acilacak derecede fingirdemis.. Sonra kiz kalkmis gelmis Londra'lara ki saniyor, onun burda bi adami var. E adam ne yapmis, ofis fingirdekliklerine vermis kendini yine. Bir de utanmazca,
 'sey ben sen yokken bi boklar yedim de , bi hatunla, hani ofisten' diye de kiza piskin piskin anlatmis. E o hatun da danganadak senin muhtemelen erkek arkadasim sandigin adamin evine, kendi erkek arkadasinin evi oldugunu dusunerek geliyor. Siz de belli ki cok muhim bi mevzu tartisiyorsunuz hararetli ki, hatun banyoda ve ciplak.. Karsinda herifin seni aldattigi hatunu goruyorsun. Cok affedersin de 'acik da sisman'mis gondermesiyle az bile soyluyor. Hatta helal olsun sogukkanliligini falan da koruyor. Ne kadinlar sac bas dalardi oyle bi durumda. Bizim de kafamiz karisirdi hangisi hakli diye ama bu durumda kadinlarin ikisi de hakli. Yine adam fare ruhlu!
Bu ornekleri verirken aslinda Turk filmlerinde de, dunya sinemasinda da hep kadinin kadina kirdirildiginin altini cizmek istedim  a dostlar.. Koyden kiz getirtiyorlar, eldeki hatuna bonservisi eline tutusturulmadan sut cekiliyor.. Bi bicimde hepimizin elestirdigi o muhafazakar ve ilkel beklentileri erkegin taclandiriliyor, temiz akca pakca yuzlu bir genc kiz siluetinde.. Adamin kendinden daha egitimsiz, ensesine vur lokmasini al, super anne olacak imajli, yasca daha genc hatuna yaptigi hic de sinsi olmayan barriz direksiyon kirisi alkis topluyor. Kimse de geri kalan kizin halini sormadan, hakketmistir yosma diyiveriyor. Gunahtir.
Hikayenin birde, baska turlu bir bakis acisini ele aldigi noktalar var.. Elde bi hatun vardir, ve adam bu hatunu farkli bir modelle degistirme kararini coktan almistir.. Ese dosta, ucan kusa, gordugu her kisraga.. 'Ay nasil da darlandigini, ay nasil da bu iliskinin onu yedigini bitirdigini' sayiklar.. Yeni model geldi mi, eski modele hemencecik ayar verilir, ta ki sikilana kadar yeni modelle eglesilir. Bu surecte her iki hatunun oksitosin kamplarinda.. Yeni/ eski hatunun ne orospulugu kalir, ne siskologu, ne cirkinligi, ne oteki hatunun eline su dokemeyisligi..' Sen kimin arkadasiysan, otomatik vazifen, diger kampi asagilamak olmalidir.
     Gelin etmeyin bacilar.. Yine onceden de dedigimiz gibi, bilmiyoruz ki biz bu yeni gelen bacinin meziyetlerini, fare ruhlu adamin ne diller doktugunu, aslinda megersem ses tonunun ne de sirin oldugunu, ikinizin de cocukken ayni unluye taptiginizi falan.. bilmiyorsun yani! Hayatta paylastiginiz en buyuk dangozluk ise ayni fare ruhlu adam icin kendinizi heder etmis ve edecek olmaniz. Ki bu derece bir kader birliginin muadili ya Shawshank Redemption gezegeninde ya da 35 yillik mahpuslugun yasandigi bir Alcatraz hucre komsulugunda gorulebilir.
Konuyu nasil toplayalim peki?! Kotu kadin yoktur... Kadinlarin birbirini yaftalamayi sevmesi diye bisey vardir. Hani kotu kadin yok derken, aslinda her kadinin icinde bi dolu fitnecilik, fucurculuk, fesatlik, dedikoduculuk, kontrolculuk mevcuttur. Ama depremle yasamayi ogrenmek gibi, bu sarsintilarla da yasamayi ogreniyoruz buyurken. Isler sarpa sardiginda ise, diger kadini ne kadar kotuluyorsak, bunun sebebi kotu olmaya niyetlenildiginde herhangi bir kadinin yapabileceklerinin sinirini cok iyi ve cok icten bilmemizdendir. Bunun tedirginligiyle camur atariz ki izi kalsin, bizim icimiz ace beyazligi ve ferahliginin illuzyonuyla dalgalansin. Yok ama oyle yagma hanimlar.. Sizlerden bir dakika durmanizi ve hayatinizdaki 'fare ruhlu' dangalak adamlari dusunmenizi istiyorum cunku olayin hangi tarafinda duruyorsak ona gore manipule olmak cok kolay. Kocasini elinde tutamamis soguk nevale iste diyen de, ah o hinzir yosma aldi elimden adami diyen de, ve her ikisinde de aci ceken hep biziz. Kadinlar kotu mu sahiden?! Yoksa bu adamlar cok mu kaypak?! Lutfen dikkat!
Son olarak da.. peace sister.. Haydi saglicakla!

5 Ocak 2011 Çarşamba

Keske Adsiz bir blog sahibi olaydim.. Kimliksiz falan!

Boncuk gozlu sarkici Avril Lavigne'den gelsin o halde..
'Hey, hey, you, you, I don't like your girlfriend
No way, no way, I think you need a new one
Hey, hey, you, you, I could be your girlfriend'
Akabinde de devam edelim ve Kelly Clarkson soyluyor:
'I hope the ring you gave to her
Turns her finger green
I hope when you're in bed with her
You think of me
I would never wish bad things
But I don't wish you well..'
Hazir yolumuza teenage baslamisken aynen ole devam edelim.. Dido'dan 'Don't think of me' gelsin. Durmayalim yola devam edelim ancak yolculuk Soko'yla bitsin.. I'll kill her' diyeyim; mevzu kapansin.
Hasta ve atesliyken hala yatagimin altina koydugum Inek'in yatir oldugunu varsayip gordugum kabuslari anlamlandirmaya calisiyorum. kabus degil inektir inek diyorum. Kabustan uyanicam ve dandik bir hazir corba yapmaya calisirken bulucam seni saniyorum.. Gozumu acamazken basimda bekledigini hatirliyorum, atesten diyorum. Hastalik beni boyle yapti diyorum. Robert Pattinson dangozunun filmini begeniyordum az kalsin, bugun Tuna Kiremitci'nin dandik filmini izlerken yakaladim kendimi, deli bi abim olsa ya lan derken.. Yoksa bu dandik filmi de mi begenir gibi oluyorum derken.. Eyvah eyvah cektim.
Dudaklarim kaniyor simdi. Her seferinde kirilmamistir ulan kalbin bu kadar diyorum. Kirilmamistir, en fazla catlamistir. Kirilsa yerinde duramazdin. Yerimde duruyorum ama, yer yerinde durmuyor sanki.. Benim agri-aci esigim malum pek yuksek.. Ama kirilali cok zaman oldu, yalnis kaynadi da.. hep baska yerlerinden kirilmaya catlamaya devam mi ediyor.. Yeniden canlanana kadar, muzelerdeki antik angoralara donmus olacak ama kalp, kalplikten cikmis olacak. Yazik olacak. Sen ne alemdesin peki?
Hersey sanki ben hic varolmamisim gibi devam ederken hayatinda, mutlu musun peki?!
Cunku en sonunda donuyoruz dolasiyoruz ben Regina Spektor'a eslik ediyorum ve 'The Call' soyluyoruz..
'And then that word grew louder and louder
Till it was a battle cry
I'll come back
When you call me
No need to say goodbye
Just because everything's changing
Doesn't mean it's never been this way before
All you can do is try to know who your friends are
As you head off to the war

Pick a star on the dark horizon
And follow the light
You'll come back when it's over
No need to say goodbye

'http://www.youtube.com/watch?v=qgUL3ut4gyQ