31 Ocak 2011 Pazartesi

28 Ocak 2011 Cuma

Ee bi de 'disindakiler' kumesi var..

Insanlar bize simdiye kadar yaptiklari, basardiklari, gordukleri, bitirdikleri seyleri anlatmak, bildirmek yerine; yapamadiklarini, ulasamadiklarini, basaramadiklarini, gormediklerini daha detayli anlatmalilar. Cunku insan yapabildigi seyler icin belli bir sureden sonra kafa yormaz hale geliyor. Ya bir bicimde kendini orda bulmus ya da bulundugu noktaya itilmistir. Hatta sahip olduklarina oylesine alisiyor ki; bir zamanlar onu istedigini bile unutabiliyor. Oysa yapilamayanlar, elde edilemeyenler, gidilmeyenler hep zihnini kurcalamay devam ediyor. Eger olsaydi... Gitseydik... Yapabilseydim.. Bu cumleler sonsuz olasiliklarla doldurulup bosaltilabiliyor. Ozetle kisilerin  sahip olduklarini, gorduklerini, gittikleri yerleri, sevdikleri insanlari, yasadiklari anlari didiklemenin anlami gorece daha az olmali. Elde edemediklerini, yurumedikleri yollari, olmaktan vazgectiklerini, beceremedikleri isleri, yarim biraktiklari oykuleri eselersek belki birbirimizin hikayelerine daha bir 3D gozluklerle bakmaya baslayabiliriz diye dusunuyorum.Isteyip de yasayamadigin hayatlar da, su an yasadiginin koparilamaz bir parcasi aslinda. Yasamadigin hayatlar, oturmadigin evler, sev(e)medigin adamlar/ kadinlar, oku(ya)madigin kitaplar, izlemedigin filmler, adini duymadigin muzisyenlerin melodileri, hergun yakinindan gecip de girmedigin sokaklar, tanismadigin insanlar, bilincsiz bir ozlemle andigin ama gitmedigin ulkeler, binmedigin o otobus, kacirdigin o tren.. Gerceklesmeyen herseyin gercegi zenginlestirdiginin farkinda olmaliyiz belki de. Ayrica tum bu olanlarin antitezi olarak olmayanlar, bir bicimde henuz gerceklesmedigi icin tukenmeyen seceneklerin de sembolu olarak varolmaya devam edecekler. Cunku bir yerlerde senin yaptiklarin yerine, senin yapmadiklarini yapan birileri var.. Seni de heyecanlandirmiyor mu bu dusunce? Senin tezlerin, onun antitezleri..
Ayrica 'gerceklesmeyenleri/ yapmadiklarini' yapsaydin, olacagin insanin su an oldugun insandan daha 'iyi/ huzurlu/ akilli/ kulturlu/ cool/ zengin/ evli/ mutlu/cocuklu/ basarili/ iyi lan iste iyi' olacagini nerden bileceksin ki?!
Tukenmeyen seceneklerle dolu bir dunya seni de heyecanlandirsin lutfen!
Kutuphanendeki okudugun kitaplar degil, henuz okumadiklarin aslinda zenginligin. farkina varman gereken bu! (...diyerek kandirdi kendini yeteri kadar okuma yapmaidgini dusunen sefil ogrenci ama ses etmeyin yazik azicik sevinsin garip yazdiklarinin galeyaniyla...)
Bilmediklerin karsisinda kucucuk hissediyorsun ya; bunu kabullen ve hissetme artik kendini kucucuk.. kucucuklugunun farkina varip, tadini cikar hatta ve git bir bilene danis!


Esenlikler efem!

21 Ocak 2011 Cuma

I think I made you up inside my head

Mad Girl's Love Song


"I shut my eyes and all the world drops dead;
I lift my lids and all is born again.
(I think I made you up inside my head.)

The stars go waltzing out in blue and red,
And arbitrary blackness gallops in:
I shut my eyes and all the world drops dead.

I dreamed that you bewitched me into bed
And sung me moon-struck, kissed me quite insane.
(I think I made you up inside my head.)

God topples from the sky, hell's fires fade:
Exit seraphim and Satan's men:
I shut my eyes and all the world drops dead.

I fancied you'd return the way you said,
But I grow old and I forget your name.
(I think I made you up inside my head.)

I should have loved a thunderbird instead;
At least when spring comes they roar back again.
I shut my eyes and all the world drops dead.
(I think I made you up inside my head.)" 

                                                                Sylvia Plath


13 Ocak 2011 Perşembe

Kaypak keloglanlarla, Dengesiz Cankizlar..

      Ben aslinda haftalardir Lale Belkis uzerine dusunuyordum hani bizim Turk filmlerinin sarisin ablasi... Yer yer zaman zaman ve kesinlikle haksizca 'kotu kadin' diye damgalanan, tarz ve sekil sahibi, ince, uzun, sarisin hanimefendi.Onu aklima dusuren ise komiktir ki 'The Sound of Music' filmiydi. Yeni yil gelmeden once kendimi eve kapatip, futursuzca ve ardi ardina film izledigim gunlerde, araya bir de neseli ve Hitler oncesi milliyetci Avusturyalilari kaynatmistim. Onlar kendi havalarinda soylerken ben hala 'Dooo bir kulah dondurma, reee masmavi bir dereee, miiii denizde bir gemiiii, fa gemide bir tayfaaa' diye cigriniyordum sessiz evde. Oncesinde ve sonrasinda izledigim mini kurabiye kivamli romantik komedileri falan da ekleyince zihnimde yine izledigim bir suru cop ve cicek birbiriyle oyun oynamaya basladi.
       Mevzu: Filmlerdeki kotu kadinlar.. Ya da iste, kotu degil belki ama istenmeyen kadinlar.. Bu hanimefendilere de bir mikrofon uzatilmis midir  acaba efendim diye kendi kendime dusundum.
Turk sinemasinda kimdir bizim hanim kizlarimiz; Turkancigim sultanim, Filizcigim barbiecigim, Hulya'mKocyigit'im sonkinaliyapincakim..  Yeri gelmis balikci Azize, yeri gelmis Yumurcak'in annesi, yeri gelmis Sarmasik gullerine seslenen birer bacimiz nihayetinde bu hanimlar da. Kendileriyle kimsenin bir alip veremedigi olamaz. Bu kimselere tabi ki boncuk gozlu Emel Sayin'i ve de Gulsen Bubikoglu'nu da eklemek de fayda var belki ama.. Bilemedim simdi. Gercek hayatta Filizcikle Gulsencik arasinda bir ikinci kadin durumu var ki birazdan girecegimiz ana konuyu isaret eden bir benzerlik soz konusu. Neyse dagilmayalim ve yerli yabaci sinema ve hatta edebiyat belki de es dost cevresi dolayisiyla sik sik karsilastigimiz su 'kotu kadin' veya 'ikinci/ sonraki kadin' etiketlerini konusalim.


Yaziya ilk olarak Sound of Music'le basladik, ornegi de onun uzerinden goturmekte fayda var. Bu filmin aynisinin yerli versiyonu da mevcut ki o da 'Sen Bir Meleksin (1969)' adiyla ve icinde Hulya Kocyigit'le son derece asina.
        Avusturyali, kirda bayirda sarki soyleyen (rahibelikte cok da gonlu olmayan, calikusu misali) rahibe Maria ile bizim yerli yine kirda bayirda sarki soyleyen cok mazbut tasrali kizimiz hemen hemen birbirine denk ve korkunc iyi kalpli, herkesi kendi gibi bilen, her ana babanin hayali birer yetimdirler. Kaderin oyunu ve tatli haylaz ve basina buyruk tavirlari yuzunden zengin bir adamin cocuklarina murebbiye olmak durumunda kalirlar.. ee cocuk bu ya, hinzirliklar sakalar.. Bu genc kizlara bi takim oyunlar oynarlar fakat iyilik timsali bacimiz bunlara gogus gerer cocuklari kankaya baglar, tatli tatli yasar ve sarki soylerler. Buraya kadar hersey super. Ayni olay orgusune rastladigimiz bir de 'Gullusah' filmi var ki.. hani garibim yavrum domates kasalariyla kamyon arkalarinda sonra trenlerle yolculuk edip dadisini bulmaya gidiyor, telef oluyor yollarda..Sonra asciyla usak mutfakta 250gr. kiyma gorunce sok oluyorlar.. Aslan kac paraparapum filmi ayol bildiniz iste.        
     Ozetle bu filmlerin Sezerciklisi, Yumurcaklisi ve niceleri de var..Bunlar cocuk oyunculu olanlar bir de ornegin Kezban'in Roma'da Paris'te fink attiklari mevcut.. Turkan'in mazbut bir sirk yildizi olup gokyuzunde yildiz olup gezdigi..Butun bu filmlerdeki ortak nokta nedir peki?  Genc, guzel, toy, mazbut, kontrolsuzce iyi, kismen egitimsiz, korkutuk asik olacagi gunu ve adami bekleyen ama o gune kadar da hayatinda erkek gormemis, herkese agabey diyen genc hanimkizlar. Cesitli katakulliler sonucu bu hanimkizlar onlari hanim sultan yapacak olan, genellikle genc olmak zorunda olmayan-cocuklu bile olabilir-, yakisikli, zengin, herkeslere aksi bi kac kisiye efendi takilan, zamaninin playboyu diye adlandirabilecegimiz ve hep bir adet kiz arkadas ya da yine donemin ihtiyadi adiyla nisanli veya sozlusu olan adamlardir. O adam hic ama hic bi zaman copsuz uzum olmaz.. Neden? Cunku oyle adam hic bos birakilir mi caniiim.. yuzunden. Hayatin katakullileri bitmez ve 'hani boyle melek gibi kiz sevilmez mi?' yuzunden bizim esas adamlar hep bizim mazbut esas kiza asik olurlar.
      O surecte de hayatlarindaki o 'kotu kiz' in aman efendim yuzuk begenmemesi, yok efendim kapris yapmasi, cok affedersiniz ama cici ve mazbut kizimiza bir kac laf dokundurmasi veya tamam adam etrafli laf sokup hakaret etmesi ve esas oglani nasil da kendine asik edip baglayacaginin planlarini yapmasini izleriz alttan alttan.
Tamam butun hikaye ortada ama.. Kimse de o 'kotu kizin' yerine koymaz mi arkadas kendini?! Sen sehirde buyumussun, egitimini almissin, giyinmekten suslenmekten keyif alirsin, gezer tozarsin.. Ee yasin da gelmis, guzelce bi adam da bulmussun, simdilik iyi hos takiliyorsunuz ama evleneceksiniz yani..Ya ne olacagdi?! Her normal kadin gibi hayatindaki adami nasil daha cok asik edip kendine baglamanin derdindesin ki biliyorsun her an her yerden bi atmaca cikip senin minik fareyi kapabilir..Adamlarin hepsi elden kaymaya yer arar durumda.. Hatta sen gozunu acmis sehirdeki atmacalari gozlerken, tasradan gelen serce bile kapip goturebiliyor senin farecigi.. Haklisin yani bacim sen tasalanmakta. Sen dusunurken, tamam hayatimin bir kismini daha da yoluna soktum sayilir derken.. Egitimdi, eglenceydi tamamdir, e bi de benimle ayni standartlari/ idealleri paylasan/dusunen/ eglenen bi adam buldum, hayat bana guzel.    
           Hooop! Yok oyle diyorlar, bu model geldi koyden, organik bi guzel, '0'km, gozu acilmamis, senin hayatinda kontrol etmeye calistigin noktalardan bir haber ama ogrenmeye hevesli.. Ogrensin tabi ogrensin ne delaveralar donuyor buralarda ama.. Bu kotu kizimiz demez mi ki; 'eh be kardesim, kalktin geldin benim de duzenimin icine ettin!' Der. Desin.. hakkidir. Sen her ne kadar cok sevsen de simdi sonradan olaya dahil olan, super iyi, adeta pollyanna opucuklu bu esas kizi, o esas kiz kalkti geldi, senin benim gibi bir hatunun duzenine bariz bildigin comak soktu. Farkinda bile degilsin.. Hea.. Diyeceksin ki, ama o ilk kiz zaten kotu bir kizdi, adamla parasi icin beraberdi, bunlar gercek aski buldular, o yuzden mazbut kiza mubah, sehirli yosmaya gunah! Hadi lan ordan demezler mi adama. Nerden biliyorsun bi kere, o ilk hatunun yosma oldugunu edepsiz insan. Kisacik film, bilmiyoruz ki o kizcagizin entellektuel gecmisini, ipodundaki playlisti, okudugu kitaplari, sevdigi siirleri.. O fare ruhlu adamin ilk lahzada onu tav etmek icin soyledigi laflari, dokturdugu jestleri.. Hic sordun mu sen o kizin arkadaslarina, nasil bi insandir bu 'Kotu kiz' diye..  Onlara sorsan, sana soyleyecekleri belli, senin pek cok cici arkadasin icin soyleyeceklerine denk.. Ah o  cok tatlidir, yardimseverdir, omzunda aglarsin, e vardir arada gicikliklari ama kimin yok ki.. Hakketmedi benim arkadasim boyle bi kallesligi diyeverirler.. Sen demez misin?! E denir yani.
       Bu arada 'kotu kiz' yari yolda birakildigi ile kalsin, esas kiz ile esas oglan kaderlerinde yazili o buyulu hayatlarina baslar ve film biter.. 'kotu kiz' hic bir sahne yaratmaz, sessiz sedasiz cekiliverir ortaliktan, yani cogunlukla boyle olur.. Ki Gullusah'in Nil Burak gibi bir ahu ve annesi hukumet kadin Neriman Koksal'i tazyikli suyla puskurtmuslugu vardir cevik kuvvet misali.. Zaman seyirci icin gulmek vaktidir de , hic dusundun mu sen evlenmeyi planladigin adamin evinden tazyikli su kuvvetiyle fare gibi kovalanmak nasil bir histir. Ve o adam, sana evlenme teklif eden seninle aylarca dusup kalkan adam, kalkip da bir cift laf etmez.. Gozune bakmistir aylarca ama cici dadi muhalefetiyle sen bi aciklama bile yapilmadan puskurtulursun 6 yasinda bir cocuk tarafindan.. Yapma gozunu seveyim, bir Nil Burak kolay yetismiyor. Sezercik'in Lale Belkis'e yaptigi maymunluklara hic girmiyorum bile. E hadi bunlar cocuk.. Ki ben hep derim bu dunyada melek de seytan da cocuktur diye.
O adamlarin cibiliyetsizligine niye kimse de bir dur demez.. Neden kimse o ikinci hatunu, yani bizim esas kizi uyarmaz? Zaten gozu acilmamis bir yavrucak o. O sehirli kizi dehleyip, bu yeni heves ugruna birakan adam, sanki o kizcagizi bi kac aya sallamayacak mi saniyorsunuz?! Sallayacak! Ama yine kisacik film haliyle, oralara pek giremiyoruz. Gerci mesut olsunlar tabi, eger olabiliyorlarsa. Biri o koyden gelen ve/veya iyilik timsali kizi bi kenara ceksin, bi zahmet hatirlatsin; yuva yikanin yuvasi olmaz diye. Yuvalari da sadece kotu kizlar dagitmaz yani. Olayi dagitan adamlarin cibiliyetsizlikleri ve de dengesizlikleridir.
     Misal burdan gunumuze daha yakin ve cocuksuz bir hikaye ornegi verelim hemen. Bricit Jons'u alacagim ele. Kendisi, kendini sadece gizemli bir ses ve guzel bir surat olarak tanimlayan, hepimizin icine dusebilecegi tipteki Daniel Clever'a kaptirir, tatli da bir romans yasar.Yarasindir Biricitime. Ta ki, adamin banyosunda ciplak ve genc bir Amerikali gorene kadar, ayni Amerikali utanmazca ' Hani zayif oldugunu soylemistin' der, Bricitin yuzune yuzune.. Herkes o noktada' oroossspuuu' diye gecirmez mi icinden, gecirir. Ben de gecirdim ne yalan soyliyeyim. Ama arkadas o bacim az bile soylemiyor mu sizce de?! Bu Daniel serefsizi New York ofisindeyken bu kizimizla fingirdemis hatta evlenme mevzusu acilacak derecede fingirdemis.. Sonra kiz kalkmis gelmis Londra'lara ki saniyor, onun burda bi adami var. E adam ne yapmis, ofis fingirdekliklerine vermis kendini yine. Bir de utanmazca,
 'sey ben sen yokken bi boklar yedim de , bi hatunla, hani ofisten' diye de kiza piskin piskin anlatmis. E o hatun da danganadak senin muhtemelen erkek arkadasim sandigin adamin evine, kendi erkek arkadasinin evi oldugunu dusunerek geliyor. Siz de belli ki cok muhim bi mevzu tartisiyorsunuz hararetli ki, hatun banyoda ve ciplak.. Karsinda herifin seni aldattigi hatunu goruyorsun. Cok affedersin de 'acik da sisman'mis gondermesiyle az bile soyluyor. Hatta helal olsun sogukkanliligini falan da koruyor. Ne kadinlar sac bas dalardi oyle bi durumda. Bizim de kafamiz karisirdi hangisi hakli diye ama bu durumda kadinlarin ikisi de hakli. Yine adam fare ruhlu!
Bu ornekleri verirken aslinda Turk filmlerinde de, dunya sinemasinda da hep kadinin kadina kirdirildiginin altini cizmek istedim  a dostlar.. Koyden kiz getirtiyorlar, eldeki hatuna bonservisi eline tutusturulmadan sut cekiliyor.. Bi bicimde hepimizin elestirdigi o muhafazakar ve ilkel beklentileri erkegin taclandiriliyor, temiz akca pakca yuzlu bir genc kiz siluetinde.. Adamin kendinden daha egitimsiz, ensesine vur lokmasini al, super anne olacak imajli, yasca daha genc hatuna yaptigi hic de sinsi olmayan barriz direksiyon kirisi alkis topluyor. Kimse de geri kalan kizin halini sormadan, hakketmistir yosma diyiveriyor. Gunahtir.
Hikayenin birde, baska turlu bir bakis acisini ele aldigi noktalar var.. Elde bi hatun vardir, ve adam bu hatunu farkli bir modelle degistirme kararini coktan almistir.. Ese dosta, ucan kusa, gordugu her kisraga.. 'Ay nasil da darlandigini, ay nasil da bu iliskinin onu yedigini bitirdigini' sayiklar.. Yeni model geldi mi, eski modele hemencecik ayar verilir, ta ki sikilana kadar yeni modelle eglesilir. Bu surecte her iki hatunun oksitosin kamplarinda.. Yeni/ eski hatunun ne orospulugu kalir, ne siskologu, ne cirkinligi, ne oteki hatunun eline su dokemeyisligi..' Sen kimin arkadasiysan, otomatik vazifen, diger kampi asagilamak olmalidir.
     Gelin etmeyin bacilar.. Yine onceden de dedigimiz gibi, bilmiyoruz ki biz bu yeni gelen bacinin meziyetlerini, fare ruhlu adamin ne diller doktugunu, aslinda megersem ses tonunun ne de sirin oldugunu, ikinizin de cocukken ayni unluye taptiginizi falan.. bilmiyorsun yani! Hayatta paylastiginiz en buyuk dangozluk ise ayni fare ruhlu adam icin kendinizi heder etmis ve edecek olmaniz. Ki bu derece bir kader birliginin muadili ya Shawshank Redemption gezegeninde ya da 35 yillik mahpuslugun yasandigi bir Alcatraz hucre komsulugunda gorulebilir.
Konuyu nasil toplayalim peki?! Kotu kadin yoktur... Kadinlarin birbirini yaftalamayi sevmesi diye bisey vardir. Hani kotu kadin yok derken, aslinda her kadinin icinde bi dolu fitnecilik, fucurculuk, fesatlik, dedikoduculuk, kontrolculuk mevcuttur. Ama depremle yasamayi ogrenmek gibi, bu sarsintilarla da yasamayi ogreniyoruz buyurken. Isler sarpa sardiginda ise, diger kadini ne kadar kotuluyorsak, bunun sebebi kotu olmaya niyetlenildiginde herhangi bir kadinin yapabileceklerinin sinirini cok iyi ve cok icten bilmemizdendir. Bunun tedirginligiyle camur atariz ki izi kalsin, bizim icimiz ace beyazligi ve ferahliginin illuzyonuyla dalgalansin. Yok ama oyle yagma hanimlar.. Sizlerden bir dakika durmanizi ve hayatinizdaki 'fare ruhlu' dangalak adamlari dusunmenizi istiyorum cunku olayin hangi tarafinda duruyorsak ona gore manipule olmak cok kolay. Kocasini elinde tutamamis soguk nevale iste diyen de, ah o hinzir yosma aldi elimden adami diyen de, ve her ikisinde de aci ceken hep biziz. Kadinlar kotu mu sahiden?! Yoksa bu adamlar cok mu kaypak?! Lutfen dikkat!
Son olarak da.. peace sister.. Haydi saglicakla!

5 Ocak 2011 Çarşamba

Keske Adsiz bir blog sahibi olaydim.. Kimliksiz falan!

Boncuk gozlu sarkici Avril Lavigne'den gelsin o halde..
'Hey, hey, you, you, I don't like your girlfriend
No way, no way, I think you need a new one
Hey, hey, you, you, I could be your girlfriend'
Akabinde de devam edelim ve Kelly Clarkson soyluyor:
'I hope the ring you gave to her
Turns her finger green
I hope when you're in bed with her
You think of me
I would never wish bad things
But I don't wish you well..'
Hazir yolumuza teenage baslamisken aynen ole devam edelim.. Dido'dan 'Don't think of me' gelsin. Durmayalim yola devam edelim ancak yolculuk Soko'yla bitsin.. I'll kill her' diyeyim; mevzu kapansin.
Hasta ve atesliyken hala yatagimin altina koydugum Inek'in yatir oldugunu varsayip gordugum kabuslari anlamlandirmaya calisiyorum. kabus degil inektir inek diyorum. Kabustan uyanicam ve dandik bir hazir corba yapmaya calisirken bulucam seni saniyorum.. Gozumu acamazken basimda bekledigini hatirliyorum, atesten diyorum. Hastalik beni boyle yapti diyorum. Robert Pattinson dangozunun filmini begeniyordum az kalsin, bugun Tuna Kiremitci'nin dandik filmini izlerken yakaladim kendimi, deli bi abim olsa ya lan derken.. Yoksa bu dandik filmi de mi begenir gibi oluyorum derken.. Eyvah eyvah cektim.
Dudaklarim kaniyor simdi. Her seferinde kirilmamistir ulan kalbin bu kadar diyorum. Kirilmamistir, en fazla catlamistir. Kirilsa yerinde duramazdin. Yerimde duruyorum ama, yer yerinde durmuyor sanki.. Benim agri-aci esigim malum pek yuksek.. Ama kirilali cok zaman oldu, yalnis kaynadi da.. hep baska yerlerinden kirilmaya catlamaya devam mi ediyor.. Yeniden canlanana kadar, muzelerdeki antik angoralara donmus olacak ama kalp, kalplikten cikmis olacak. Yazik olacak. Sen ne alemdesin peki?
Hersey sanki ben hic varolmamisim gibi devam ederken hayatinda, mutlu musun peki?!
Cunku en sonunda donuyoruz dolasiyoruz ben Regina Spektor'a eslik ediyorum ve 'The Call' soyluyoruz..
'And then that word grew louder and louder
Till it was a battle cry
I'll come back
When you call me
No need to say goodbye
Just because everything's changing
Doesn't mean it's never been this way before
All you can do is try to know who your friends are
As you head off to the war

Pick a star on the dark horizon
And follow the light
You'll come back when it's over
No need to say goodbye

'http://www.youtube.com/watch?v=qgUL3ut4gyQ